Home / Genel / Anne-Çocuk / Annelikten Önce Kimdim Ben?

Annelikten Önce Kimdim Ben?

Bazen geceleri herkes uyuyunca, ev sessizliğe büründüğünde, bir anda aklıma geliyor bu soru:

Annelikten önce kimdim ben?

O zamanki halimi hatırlamaya çalışıyorum…
Uykusunu bölmeden sabahları kahvesini içen, dışarı çıkarken ne giyeceğini düşünen, bazen keyfine müzik açıp evde dans eden bir kadındım.
Aynaya bakar, saçımı düzeltir, kendi kendime “bugün de fena değilsin” derdim.
Şimdi aynaya bakarken yüzümde minik bir elin bıraktığı çizikler, göz altlarımda uykusuz gecelerin izleri var.
Ama biliyor musun?
O yorgunluk çizgilerinin her biri, bir mucizenin izine dönüşmüş durumda.

Bir zamanlar sessizliği severdim, şimdi ev sessiz olunca huzursuz oluyorum.
O kahkaha sesini, o “anneee” diye bağırışları duymadığımda kalbim sıkışıyor.
Çünkü artık hayatın ritmi onların sesiyle atıyor.
Yemek yerken bir lokma fazla yesin diye kendi yemeğini soğutan bir kadına dönüştüm.
Kendi canımdan öte iki küçük kalbin nefesiyle var oluyorum artık.

Ama bazen, itiraf edeyim…
O eski ben’i özlüyorum.
Hiçbir sorumluluk hissetmeden dışarı çıkmayı, bir kahve içip sadece gökyüzüne bakmayı, “ben” olmayı.
Annelik çok kutsal ama aynı zamanda insanı içinden parçalara ayıran bir şey.
Sanki bir yanın çocuklarınla doğuyor, bir yanın da sessizce geride kalıyor.
Ve o geride kalan “kadın” bazen fısıldıyor:
“Beni unutma.”

Uzun zaman boyunca o sesi duymamıştım.
Çünkü annelik öyle bir şey ki, seni tamamen içine çekiyor.
Kendini ihmal etmeyi, hep ikinci plana atmayı normal sanıyorsun.
Ama bir gün fark ediyorsun:
Sen güçlü olmasan, kimse mutlu olamıyor.
Sen gülmezsen, evin rengi soluyor.
O zaman başlıyorsun kendini hatırlamaya…
Küçük küçük adımlarla: bir kahveyle, bir yürüyüşle, bir aynaya bakışla.

Ben artık biliyorum.
Annelikten önce kimdim bilmiyorum belki ama annelikten sonra kim olduğumu çok iyi biliyorum:
Hem anne, hem kadın, hem savaşçı, hem çocuk yanını hâlâ içinde taşıyan bir kalp.
Kaybolmadım ben…
Sadece yeniden doğdum, başka bir “ben” olarak.
Daha güçlü, daha sabırlı, daha duygusal ama en önemlisi… çok daha “ben”.

Ve inan bana, o eski halimi özlesem de…
Şimdiki halimi, bu haliyle daha çok seviyorum.
Çünkü artık sevmenin ne demek olduğunu, uykusuz bir gecede minik bir gülümsemeyle öğrenmiş bir kadınım.

Bütün annelere gelsin bu satırlar…
O “eski sen” hâlâ orada bir yerlerde duruyor.
Sadece biraz kenarda, çocuklarının kahkahasını izliyor.

Cevap bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir